Bayburt Haber Portalı
Fatih Dündar
Bayder
Bayburt Tv
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/ozeluzmanlar
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=+905449449903
  • https://twitter.com/OZELUZMANLAR
  • https://www.instagram.com/ozeluzmanlar
  • https://www.youtube.com/channel/UCEnved0dOp5-UdWS5a177-Q/featured
HİJYEN NOKTASI
FİZYOTERAPİ
BİREYSEL EĞİTİM
VELİ BEKLEME SALONU
ULV DEZENFEKTAN MAKİNASI İLE GÜNLÜK İLAÇLAMA
Linkler
Hava Durumu
Saat
Takvim
Serhat KILIÇ
serhatkilic04@hotmail.com
selam üzerine yolculuk
03/05/2014

“Es-Selamu Aleyküm veya Selamun Aleyküm” selamlaşmanın tarihsel arka planı üzerine bir yolculuk.

Günlük yaşantımızın hemen her anında söylediğimiz veya duyduğumuz “es-Selam-u Aleyküm veya diğer deyişiyyle Selamun Aleyküm cevaben de ve Aleykümü’s-Selam veya Aleyküm Selam”ın kullanılmaya başlandığı ilk zamanlarda yaşayan insanlarda hissettirdikleriyle günümüzde bizim hissettiklerimiz aynı mı?

Hiç şüphe yok ki islamiyetten önce Arap yarımadasında İslam’ın şeairinden olan selam kelimesi Araplar arasında bilinen ve kullanılan bir kelime idi. Ancak İslam’la birlikte bu kelime başka bir form ve anlam kazanmıştır. Bunu daha iyi anlamak için İslamiyet öncesi Arap yarımadasına gitmemiz gerekir. 

İslam tarihinde cahiliyye dönemi (Kur’an nazil olmadan önceki dönem) diye bilinen dönemde Arap Yarımadası’nda bugünkü anladığmız manada bir devlet otoritesi yoktu.Biri birleriyle sürekli mücadele( kan davası, savaş, yağmacılık …) halinde olan katı bir kabilecilik anlayışının hakim olduğu; güçlünün her zaman üstün ve haklı olduğu; hukukun üstün olmadığı; her türlü haklara sahip olan zenginler, diğer tarafta hiçbir hakka sahip olmayan kölelerden oluşan sosyal sınıfların olduğu; can, mal ve namus güvenliğinin olmadığı bir yaşam sürüp gitmekteydi. Öyle ki birbirini tanısın tanımasın biri birlerine yaklaşan veya birbirleriyle karşılan insanlar bir korku, tedirginlik, gerginlik hissedebiliyorlardı. Hele bu karşılaşmalar ıssız çöllerde veya yerleşim yerlerinin dışında ve gece olursa hissedilen bu korku, tedirginlik, endişe ve gerginlik daha da çekilmez olabiliyordu. Çünkü karşıdaki insan veya insanların ne yapacağı hiç belli olmuyordu. 

Kur’an nazil olduktan sonra Arap Yarımadası’nda yaşayan insanlar arasında güven tesis edecek bir parola görevini yeni anlam içeriğiyle “selam” almıştır. Öyle bir parolaydı ki korku, endişe, tedirginlik, gerginlik içerisinde olan insanlar bu kelimeyi duyduğunda canım, malım, namusum artık güvende dedirtecek,  derin bir “oh” çektirecek bir parolaydı bu.Adeta karşılıklı iki tarafın biribirlerine güvence verdiği parolaydı selam.

 Kur’an-ı Kerim’de (tahiyyat kelimesi de selam kelimesinin müteradifi-eş anlamlısı olarak kabul edildiğinde) tam 36 ayette selamlaşma konu edilmektedir. Örneğin ;

 [004.086] [DI] Size bir selam verildiği zaman, ondan daha iyisiyle selam verin veya ayniyle mukabele edin. Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.

[011.069] [DI] And olsun ki, elçilerimiz müjde ile İbrahim'e geldiler. «Selam sana» dediler, «Size de selam» dedi, hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.

[051.025] [DV] Onlar İbrahim'in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, «Bunlar, yabancılar» demişti.

Ayetlerde de görüldüğü gibi selamlaşma karşılıklı güvence vermenin parolası niteliğindedir. Nitekim peygamber efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in de pek çok hadislerinde selamlaşmanın önemi, selamlaşma usulleri ve selamlaşmanın şekli açıkça vurgulanmaktadır. Örneğin;

“Selam ver tanıdığına tanımadığına……”Buhari iman 20

 

“Selam vermek islamdandır…….”Buhari 1c 300

“selam kelamdan öncedir.…….”Tirmizi 2841,  

 “Selamlaşma adabı……”Müslüm 2160,Tirmizi 2861,Ebu Davud 5197

Peygamber efendimiz Hz.Muhammed (sav) ayrıca bir başka hadislerinde “selamı aranızda yayınız” demiştir. Bunun bir diğer anlamı aranızda güven oluşturun, güven ortamını yayınız şeklinde olmalıdır.

Sonuç olarak hemen hergün herkesin onlarca defa selam verip selam aldığı bir zamanda kanaatimizce selam; tarihsel anlam ve fonksiyonunu yitirip, sıradanlaşmış duygu boyutunu kaybetmiştir. Zira selam, tarihsel boyutuyla anlaşılır, algılanır ve kullanılırsa selamlaşan insanların hiç birinin diğerine söz ve fiilleriyle zarar vermemesi gerekir. Bu yazımızdan şu yanlış çıkarım da yapılmamalıdır: Zarar vereceğimiz, düşmanlık yapacağımız insana selam vermeyelim. Tam tersine ayet ve hadislerden anlaşılan o ki zarar vermemek için, düşmanlık yapmamak için selam vermeliyiz, selamı (güveni) yaymalıyız, verilen selamı da almalıyız.

Yazımızı sabırla okuyan tüm okuyucularımıza “es-Selamu Aleyküm” diyor, saygılar sunuyorum.



4266 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam8
Toplam Ziyaret369806
Videolar
Bizi Facebook'tan Takip Edin